https://cocukortopediankara.com/wp-content/uploads/2017/11/1-6.jpg

Gelişimsel Kalça Displazisi Tanı ve Tedavisinde Kalça Ultrasonografisinin Önemi

1.0 Giriş ve Özet

 

Gelişimsel kalça displazisi (GKD), kalça eklemini oluşturan anatomik yapıların normal olmalarına rağmen, doğum sonrası dönemde çeşitli etkenlere bağlı olarak yapısal bozulma göstermesiyle ortaya çıkan dinamik bir patolojidir.1 Bu dinamik gelişim süreci nedeniyle, hastalığın doğuştan olmadığını vurgulamak amacıyla daha önce kullanılan “Doğuştan Kalça Çıkığı” terimi yerine “Gelişimsel Kalça Displazisi” terimi yaygın olarak kabul görmüştür.1 GKD, tedavi edilmediği takdirde kalıcı sakatlıklara, yürüme bozukluklarına ve erken dönemde kalça eklemi osteoartritine yol açabilmesi nedeniyle çocukluk çağı ortopedik sorunlarının en önemlilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda, erken tanı ve uygun tedavinin başlatılması, hastalığın seyrini tamamen değiştirme potansiyeli taşımaktadır.

 

2.0 Gelişimsel Kalça Displazisine Genel Bakış

2.1 Tanım, Terminoloji ve Patofizyoloji

GKD, tam çıkık (dislokasyon), subluksasyon (femur başı ile asetabulum arasındaki ilişkinin azalması) ve asetabular displazi (asetabulum gelişimindeki yetmezlik) gibi geniş bir patoloji spektrumunu ifade eder.2 Hastalığın dinamik doğası, intrauterin dönemde normal olan kalça ekleminin, doğum sonrası dönemde fizyolojik pozisyonun (fleksiyon ve abdüksiyon) aksine, ekstansiyon ve adduksiyon gibi zorlayıcı pozisyonlara maruz kalması sonucunda yapısal bozulma göstermesiyle açıklanır.1 Patolojik anatomiye bakıldığında, femur başı ve asetabulum arasındaki ilişkinin bozulması, asetabular anteversiyonun artmasına ve frontal plandaki eğimin düzleşmesine neden olur. Bu duruma ek olarak, ligamentum teres ve transvers asetabular bağ gibi yumuşak doku yapıları uzayıp kalınlaşarak femur başının asetabulum içine geri dönmesini engelleyen ikincil değişiklikler gösterir.1 Bu mekanizmaların anlaşılması, GKD’nin sadece bir kemik sorunu değil, aynı zamanda yumuşak doku dengesizliğinin de rol oynadığı karmaşık bir gelişimsel süreç olduğunu ortaya koymaktadır.

2.2 Epidemiyoloji ve Risk Faktörleri

Uluslararası kaynaklarda yenidoğan bebeklerde GKD görülme sıklığı 1/100, tam çıkık görülme sıklığı ise 1/1000 olarak bildirilmektedir.1 Türkiye’de kesin bir veri olmamakla birlikte, kundaklama gibi kültürel uygulamaların hastalığın görülme sıklığını artırdığı düşünülmektedir.1 GKD için bilinen risk faktörleri arasında ilk doğan kız bebek olmak, makat geliş, çoğul gebelik, amniyon sıvısı anormallikleri (oligohidroamnios) ve ailede GKD öyküsü yer almaktadır.2 Eşlik eden diğer iskelet deformiteleri (doğumsal tortikollis, ayak anomalileri) ve pelvik oblisite de risk faktörleri arasında sayılmaktadır.2

Bu durum, GKD’nin etiyolojisinin tek bir faktöre bağlı olmadığını, aksine çok sayıda faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkan multifaktöriyel bir hastalık olduğunu düşündürmektedir. Bu nedenle, klinisyenlerin yalnızca risk listesine bağlı kalmadan, her bebeğin klinik muayenesini dikkatle yapması ve şüphe durumunda objektif bir görüntüleme yöntemiyle değerlendirmesi gerekmektedir. Bir diğer önemli bulgu ise, abduksiyon kısıtlılığı gibi fiziksel muayene bulgularının, displazik kalça ile yüksek düzeyde ilişkili olduğunun tespit edilmesidir. Bu, risk faktörleri listesinin ötesinde, fiziksel bulguların da tarama algoritmasındaki hayati rolünü pekiştirmektedir.

3.0 GKD Tarama ve Tanı Yöntemleri: Ultrasonografinin Üstünlüğü

3.1 Klinik Muayene

Yenidoğan döneminde GKD tanısında en önemli klinik muayene yöntemleri Ortolani ve Barlow testleridir.1 Bu testler, kalça instabilitesini saptamada önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, bu testlerin duyarlılığı düşük olup, özellikle hafif dereceli displazik kalçaları gözden kaçırabilir.2 Bu sınırlılıklar, sadece klinik muayeneye dayanan tarama programlarının, geç tanı alan GKD olgularının sayısını tam olarak azaltmada yeterli olmadığını kanıtlamaktadır.2

3.2 Görüntüleme Yöntemlerinin Karşılaştırmalı Analizi

GKD’nin tanısında kullanılan iki ana görüntüleme yöntemi radyografi ve ultrasonografidir. Yenidoğan kalçası büyük ölçüde kıkırdak yapıda olduğu için direkt radyografi ile değerlendirme yetersiz kalmaktadır.1 Radyografi, ancak kemikleşmenin başladığı 6 aydan sonra kalça ekleminin yapısını değerlendirmek için altın standart olarak kabul edilir.1 Buna karşılık, kalça ultrasonografisi, bebeklerin ilk 6 ayı için ideal bir tanı aracıdır.

Ultrasonografinin radyografiye göre pek çok avantajı bulunmaktadır. Her şeyden önce, iyonize radyasyon içermediği için bebekler için son derece güvenli ve tekrarlanabilir bir tetkiktir.2 Yumuşak doku ve kıkırdak yapıları net bir şekilde görüntüleyerek henüz kemikleşmemiş eklemleri değerlendirme imkanı sunar.2 Ayrıca, dinamik bir değerlendirme sağlayarak, femur başının asetabulum içindeki hareketlerini ve eklem instabilitesini gerçek zamanlı gözlemlemeye olanak tanır.2 Bu, sadece statik bir görüntü sunan radyografi veya klinik muayene testlerine kıyasla ultrasonografiyi üstün kılmaktadır. İşlem kısa sürer, anestezi gerektirmez, masrafsızdır ve kolay uygulanabilir olmasıyla da hem klinisyen hem de hasta için pratik bir yöntemdir.2

GKD, adından da anlaşılacağı gibi, çocuk büyüdükçe kötüleşebilen veya kendiliğinden düzelebilen dinamik bir hastalıktır.1 Bu hastalığın seyrini doğru bir şekilde izleyebilmek için statik bir değerlendirme çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Ultrasonografinin sunduğu dinamik görüntüleme yeteneği, klinisyene bu fizyolojik süreci gözlemleme imkanı tanır. Bu sayede, özellikle fizyolojik olarak olgunlaşmamış (immatür) kalçaların (Tip IIa) gereksiz yere tedavi edilmesinin önüne geçilirken, gerçekten patolojik olan kalçaların da doğru zamanda ve en az invaziv yöntemle tedavisine başlanabilir. Bu dinamik izlem olanağı, ultrasonografiyi GKD yönetiminde radyografiye kıyasla yalnızca güvenli ve ekonomik bir alternatif değil, aynı zamanda klinik olarak çok daha bilgilendirici birincil araç haline getirmektedir.

4.0 Kalça Ultrasonografisi: Teknik Uygulama ve Graf Sınıflaması

4.1 Graf Yöntemi

GKD’nin ultrasonografik değerlendirmesinde, objektif ve standart bir yaklaşım sunan Graf yöntemi yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yöntem, her iki kalçanın longitudinal (koronal) imajını elde etmeye ve kemik çatı ile kıkırdak çatı kalitesini ölçen iki temel açıyı hesaplamaya dayanır.

4.2 Görüntüleme, Karar ve Sonuç İlişkisi

Graf sınıflaması, GKD yönetiminde bir “karar mekanizması” olarak işlev görmektedir. Ultrasonografik değerlendirme, sadece bir teşhis koymakla kalmaz, aynı zamanda klinisyene hangi olguların sadece izlenmesi gerektiğini (Tip IIa) ve hangilerinin acil tedaviye (Pavlik bandajı veya diğer ortezler) alınması gerektiğini (Tip IIb ve üzeri) net bir şekilde gösterir. Bu doğrudan ilişki, GKD’nin en etkili şekilde, yani cerrahi müdahaleye gerek kalmadan ve en az invaziv yöntemlerle tedavi edilmesini sağlar. Bu yaklaşım, geç tanı ve tedaviye kıyasla 5 ila 75 kat daha az maliyetlidir ve önlenebilir bir sakatlığı engellemek için mükemmel bir kanıta dayalı tıp örneğidir.2

5.0 GKD Yönetiminde Ultrasonografinin Pratik Uygulamaları

5.1 Tedavi ve Ultrasonografik Takip

GKD tanısı konan olgularda, özellikle yaşamın ilk 2-3 ayı altın dönem olarak kabul edilir.1 Erken teşhis edilen ve 6 aydan küçük bebeklerde, Pavlik bandajı gibi dinamik ortezler ilk tercih edilen tedavi yöntemidir.1 Ultrasonografi, tedavi sürecinin her aşamasında kritik bir rol oynar. Pavlik bandajı uygulanan bir kalça çıkığı mevcutsa, en geç 3 hafta içinde kalçanın yerine oturduğu ultrasonografi ile gösterilmelidir; aksi halde tedavi yöntemi değiştirilmelidir. Tedavi süresince (genellikle 8 ila 20 hafta), kalça 4-6 haftalık aralıklarla ultrasonografi ile takip edilir. Tedavi, kalçanın ultrasonografik olarak Tip I kalçaya dönüştüğünün saptanmasıyla sonlandırılır.

6.0 Sonuç ve Öneriler

6.1 Değerlendirme Özeti

Kalça ultrasonografisi, GKD’nin erken tanı ve takibinde modern pediatrik ortopedinin vazgeçilmez bir aracıdır. Yumuşak doku yapılarını görüntüleme, iyonize radyasyon içermeme ve dinamik değerlendirme yapabilme gibi üstünlükleri sayesinde, klinik muayenenin sınırlılıklarını aşarak, hastalığın tüm spektrumunu doğru ve zamanında teşhis etme olanağı sunmaktadır.2 Graf sınıflaması gibi standart yöntemlerle birlikte kullanıldığında, USG sonuçları doğrudan tedavi kararını belirleyen objektif veriler sağlar. Bu entegre yaklaşım, hastalığın en erken dönemde, en az invaziv yöntemlerle tedavi edilmesini sağlayarak cerrahi müdahale ihtiyacını ve uzun vadeli morbidite riskini önemli ölçüde azaltmaktadır.

Tablo 1: GKD İçin Ana Risk Faktörleri

Risk Faktörü Açıklama Kaynak
Cinsiyet Kız bebeklerde risk erkeklere göre daha yüksektir. 1
Doğum Şekli Makat geliş 2 ve sezaryen doğum  riski artırır. 2
Aile Öyküsü Birinci ve ikinci derece akrabalarda GKD öyküsü.2 2
Gebelik Durumu Çoğul gebelik ve amniyon sıvısı anormallikleri (oligohidroamnios).2 2
Kültürel Uygulama Kalçaları ekstansiyon ve adduksiyona zorlayan kundaklama gibi uygulamalar.1 1
Eşlik Eden Durumlar Doğumsal tortikollis, ayak anomalileri (pes kalkaneovalgus), pelvik oblisite.2 2

Alıntılanan çalışmalar

  1. GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ ULUSAL ERKEN TANI VE …, erişim tarihi Eylül 2, 2025, https://hsgm.saglik.gov.tr/depo/birimler/cocuk-ergen-sagligi-db/Dokumanlar/Kitaplar/GKD_Rehberi.pdf
  2. GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ ERKEN TANI VE TEDAVİ …, erişim tarihi Eylül 2, 2025, https://hsgm.saglik.gov.tr/depo/birimler/cocuk-ergen-sagligi-db/Dokumanlar/Egitim_Dokumanlari/Saglik_Personeli/GKD_1._Ders.pdf